Küçücük bir Avrupa ülkesine düştü yolum. Avrupa Yatırım Bankası’nda yaptığım staj boyunca kaldığım Lüksemburg’u bir turist gözüyle anlatmaya çalışacağım bu yazımda. Sizleri Grund ve Hamilius çevresinde gezdireceğim şehrin en’lerinden söz edeceğim. Ülkeye turist olarak değil de  orta ve uzun dönemli geliyorsanız stajyer ve beyaz yakalılar için hap niteliğinde bilgiler verdiğim yazıma bir göz atabilirsiniz. Lüksemburg’un büyüleyici orta çağ yapılarına, Rönesans şatolarına ve sevimli kırsalına doğru yolculuk yapmak isterseniz Vianden ve Beaufort hala keşfedilmeyi bekliyor. Lüksemburg’a kadar gelmişken çevrede gezilecek başka hangi şehirler var dediğinizi duyar gibiyim. Komşu ülke Almanya’da Karl Marx’ın şehrine Trier’e günü birlik bir yolcuğa ne dersiniz?

grund sokak scaled - Grund ve Hamilius : Lüksemburg'un Kalbi

Tabii önce Lüksemburg şehir merkezini keşfe çıkalım!

Lüksemburg bir başkent olmasından öte adını verdiği ülkenin beyni, ayakları, kolları yani kısaca her şeyi. Şehrin nüfusu 100 bin civarında ve bunun yaklaşık yarısını Lüksemburglu olmayan ancak şehirde ikamet eden çalışanlar oluşturuyor.
 

Grund ve Hamilius

Tabi ki eski şehir merkezi görülmeli. Yalnız Lüksemburg’ta  eski şehir merkezi sayısı bir değil iki. Bunun sebebi, Avrupa’nın meşhur nehirlerinin burada bir farklılığa imza atarak normalden çok daha derin bir vadiden akması ve bu sebeple şehri alt ve üst şehir olarak iki kısma ayırması. Alt şehirle üst şehir yokuşlu yollar ve asansörlerle birbirine bağlanıyor. Bugün, üst şehir alışverişin kalbiyken alt şehirse daha sakin bir hal içinde. Hamilius diye anılan merkez, üst şehirde yer alıyor. Otobüs durakları, iş yerleri hep Hamilius ve çevresinde. Grund olarak adlandırılan ve Almanca ‘’temel’’ ya da ‘’aşağı’’ manasına gelen alt şehir, nehrin kenarında ve çevresindeki kafelerle barlara ev sahipliği yapıyor. İş stresinden ve yoğunluğundan arınmak isteyenler alt şehirdeki nehir çevresinde içeceklerini harika bir vadinin içinde yudumlayabilirler.

ehir grund scaled - Grund ve Hamilius : Lüksemburg'un Kalbi

Benim bin-çık olarak adlandırdığım hop-on hop-off diye bilinen turist otobüsleri bu şehirde de mevcut. Fiyatı hakkında hiçbir fikrim olmasa da size Lüksemburg’u gezmek için bu otobüsleri kullanmanızı tavsiye etmem. Zaten çok küçük olan şehrin sokaklarında kaybolun, yapılardaki mimariyi görün ve çoğunluğu Lüksemburglu olmayan şehir sakinlerinin konuştuğu dilleri anlamaya çalışın.

ehir grund 2 scaled - Grund ve Hamilius : Lüksemburg'un Kalbi

 

Şehirde iki ana meydan mevcut, bunlar Place d’ Armes ve Place Guillaume II. Place d’ Armes, Place Guillaume II ile kıyaslandığında küçük olmasına rağmen çok daha sevimli. Meydanın iki tarafı ağaçlarla kaplı ve ağaçları arasına alan bir köşede bir sahne kurulu vaziyette. Bu sahnede düzenlenen konserler, özellikle yaz ayları meydandaki kafe ve restoranlarda oturanlar için müzik ziyafeti sunuyor. Place Guilaume II meydanı, adını dönemin Büyük Hollanda Kralı William’dan alıyor. Bu meydanda dikkati çeken yapı, Lüksemburg Belediye Sarayı yani Hotel de Ville.  Meydanda ayrıca büyükçe bir turist ofisi ve birkaç işletme var.

Place Guilaume II meydanından görülen ve dikkat çeken bir yapı Notre Dame Katedrali. Katedral, meydana yaklaşık 1 dakikalık yürüme mesafesinde. Katedralin önündeki küçük meydanlıkta 1919-1964 yılları arasında ülkesini yöneten Büyük Düşes Charlotte’un heykeli yer alıyor. Bu nokta turistler için de ilgi çekici bir nokta. Heykeli ve katedrali gördükten sonra tekrar Guilaume Meydanı’na doğru yürümeye başlarsanız yolu geçmeden sağ tarafınızda bir binaya denk geleceksiniz. Milletvekillerinin çalışma odalarının yer aldığı bu bina ile yolun karşısında bulunan ve birbirlerine bir cam köprüyle bağlı olan diğer yapıysa ülkenin 60 sandalyeli meclis binası.

ehir 2 scaled - Grund ve Hamilius : Lüksemburg'un Kalbi

Kirchberg bugün AB kurumlarına ev sahipliği yapan bir plato. İkinci Dünya Savaşı sırasında bakir durumda olan plato için ilk imar fikri Nazilerden gelmiş. Özel olarak getirttikleri mimarlara şehir planları çizdiren Nazilerin amacı Kirchberg’te Alman ideallerini gösteren yeni ve göz alıcı yapıtlardan oluşan alternatif bir şehir merkezi inşa etmekmiş. Nazilerin yenilgisiyle Kirchberg onların planlarına göre düzenlenmese de Avrupa Birliği’nin temel kurumlarının ilk binaları bu alana yerleştirilmiş. Bugün Lüksemburg’un, AB’nin üçüncü başkenti olarak kabul edilmesindeki en önemli neden yıllar önce adını aldığı vişne (Kirch) tepelerinden (Berg) geriye kalan büyük cam binalardan hizaya sokulan AB bürokrasisi.

Lüksemburg küçük bir şehir ve bu şehrin kayda değer yerlerini ve yapılarını görmeniz yarım gününüzü, çok çok yavaş gezenlerdenseniz ise ancak bir tam gününüzü alır. Ancak şehir, tabi ki sadece sokaklarıyla sınırlı değil. Müzeler her şehirde olduğu gibi bu şehrin de büyük bir zenginliği. Şehirdeki yedi farklı müze, Müze Mili adı verilen 1 millik (1.8 km) bir eğri içinde yer alıyor. Bu müzeler şöyle:

  • Villa Vauban – Lüksemburg Şehri Sanat Müzesi
  • Casino Lüksemburg – Modern Sanat Galerisi
  • Lüksemburg Şehir Tarihi Müzesi
  • Milli Sanat Tarihi Müzesi
  • Doğa Müzesi ( Milli DoğaTarihi Müzesi)
  • Musee Drai Eechelen (Üç Palamut Müzesi: Kaleler, Tarih, Kimlik)
  • Modern Sanat Müzesi (MUDAM)

 

Bu müzelerden adı geçen ilk beşi üst şehirde, merkezde yer alıyor. Son ikisi ise Kirchberg’de arka arkaya konumlanmışlar. Ben, bu yedi müzeden maalesef sadece iki tanesini ziyaret şansı buldum.

Lüksemburg Filarmoni scaled - Grund ve Hamilius : Lüksemburg'un Kalbi

Lüksemburg Şehir Tarihi Müzesi

Gezi rehberlerinin favorilerinden. Üst şehirden alt şehre (Grund) inen yokuşta kurulmuş olan bina Lüksemburg’un kuruluşundan bugüne geçirdiği olayların dönemlere ait objelerle yansıtıldığı bir yer. Müze, sürekli serginin yanı sıra dönemlik sergilerle de Lüksemburg şehir hayatını ziyaretçilere yansıtıyor.

Müzeye giriş yetişkinler için 5, öğrenciler için 3 Euro. Salıdan pazara 10’dan 6’ya kadar açık olan müze, perşembe günleriyse 8 e kadar ziyaret edilebilir. Perşembe günleri 6 ile 8 arası müzeye giriş ücretsiz.

Villa Vauban

Şehir parkının köşesinde yer alan bir 19.yüzyıl burjuva yapısı. Bu eski ve asil yapı, bugün sürekli sergilerin gösterildiği alt katta 17. Yüzyıl Hollanda ve 19. Yüzyıl Fransız eserlerine ev sahipliği yapıyor. Giriş katı ve üst katta ise süreli sergilerle beraber değişen konu ve konukların eserleri görülebilir.

Müzeye giriş yetişkinler için 5, öğrenciler için 3 Euro. Pazartesiden pazara saat 10’dan 6’ya kadar açık olan müze, sadece perşembe günleri kapalı. Cuma günleri 6 ile 9 arası müze, ücretsiz ziyaret edilebilir.

Müze Mili ve müzelerle ilgili daha ayrıntılı bilgi almak için visitluxembourg sitesindeki Lüksemburg Müze ve Sergiler Kitapçığına bir göz atın.

Clausen: Lüksemburg’ta Hava Karardığında

Lüksemburg şehir merkezinde saat 6’dan sonra açık olan tek yerler barlar ve restoranlar. Bu küçücük şehirde salı ya da çarşamba günlerinde dahi barlarda insan bulmanız mümkün. Bunun için doğru adresse yine üst şehirdeki barlar. Alt şehir yani Grund içinde bulunan mekanlar cuma ve cumartesi günleri dışında geceleri genelde boş oluyor. Siz yine de Oscars’a ya da nehrin kenarındaki Scott Pub’a bakmak isterseniz asansöre atlayın ve alt şehre inin. Asansör sabah 6’dan gece 2’ye kadar açık tutuluyor.

Cuma ve cumartesi geceleri, saatler gece yarısını geçtiğinde hala üst şehirdeyseniz ve canınız sıkılmaya başladıysa Clausen’e giden CN1 adlı ücretsiz gece otobüslerine atlayın. Zevkinize göre bir bar ya da gece kulübüne geçin ve gecenin tadını çıkarın. Bu arada gece otobüsleri 3’e kadar çalışır vaziyette, Clausen’deki mekanlarsa yine 3 gibi durulmaya başlıyor.