Categories: Lüksemburg

Vianden: Lüksemburg’un Feodal Geçmişine Yolculuk 1

Lüksemburg, Almanya, Fransa ve Belçika’ya komşu olduğundan bu ülkelere günü birlik seyahatler mümkün. Günü birlik geziler için en popüler rota Almanya’nın Trier şehri. En Eski Alman şehri olma ünvanını taşıyan Trier, Roma İmparatorluğu’ndan kalma yapıları, doğal güzellikleri ve eski şehir merkezi ile bir cazibe merkezi. Trier için ayrıntılı bilgiyi yine sayfamda yer alan, Trier: Almanya’nın En Eski Şehrine Yolculuk adlı yazımdan ulaşabilirsiniz. Fransa’nın Metz ve Belçika’nın Arlon şehirleri akla ilk gelen günü birlik rotalardan. Bu iki şehrin Lüksemburg garından uzaklığı yaklaşık 40 dakika. Tüm bunlara ek olarak Lüksemburg kendi içinde de harika rotalar sunuyor gezginlere. Lüksemburg’un feodal geçmişine ve kırsalına yolculuğa çıktığımız iki yazılık serinin ilk durağında Vianden var.

Lüksemburg yeşil mi yeşil, küçük mü küçük, zengin mi zengin bir ülke. Lüksemburglular, yeşilin verdiği doğal güzelliği, küçük ve zengin bir ülke olmanın avantajı ile birleştirmiş ve ortaya harika coğrafyayı süsleyen muhteşem yapılar çıkmış. Tüm Avrupa’da olduğu gibi burada da yaşanan feodalizm ve sonrasında gelen Rönesans, geriye büyük şatolar bırakmış. Şatoların bazıları son yıllara kadar soylu ailelerin konakladığı yerler olarak kalmış. 1989’da Lüksemburg şatoları için bir vakıf dahi oluşturulmuş. Turist ofisinden aldığım broşürde yazan bilgilere göre ülkede, bugün itibariyle halka açık 18 şato mevcut.

Vianden

Vianden Şatosu, 11. Yüzyılda Roma kalesi kalıntıları üzerine inşa edilen duvarlarla oluşturulmaya başlanmış. Sonraları Romanesk ve Gotik mimari üsluplarla şekillenen yapı, tüm Avrupa’da bu mimari tarzların en güzel örneklerini taşıyan şatolardan biri olarak gösteriliyor.  15. Yüzyıldan itibaren Avrupa’nın önemli feodal ailelerinin konutu olarak kullanılan yapı, 1820’de Hollanda Kralı 1. William ‘ın kontrolü altına girdiğinde parça parça satılmaya başlanmış. 1977 yılında Lüksemburg Düklüğü’nün zimmetine geçen şato kalıntıları, büyük restarosyonlar sonucu diriltirilerek bugünkü görkemli haline ulaşmış.

Şatonun farklı odalarında farklı sergiler mevcut, Avrupa’da yaşanmış olan şato hayatı buralarda resmedilmeye çalışılmış. Mutfak, yatak odaları, misafir odaları ve askeri kıyafetlerin sergilendiği odalar, eski zamanlar hakkında ziyaretçilere bilgiler veriyor. Şato, orta çağ ve Rönesans mimarisiyle ilgili de size ışık tutacak cinsten.

Tüm bunların dışında, şatoda benim ilgimi en çok çeken, son odalara doğru karşınıza çıkacak olan yaşayan tarih gösterimleri oldu. Büyük bir salon içinde yer alan derici, satranç ustası, gotik yazı üstadı ve dokumacılar, tarihi yine tarihi kıyafetleriyle bugüne taşıyorlar. Mesela gotik yazı üstadı yaşlı adam arkasındaki küçük kıza, işinin püf noktalarını gösteriyor. Böylece hem tarih tekrar yaşanıyor hem de yazımı büyük bir uğraş gerektiren yazı stili yeni bir nesle daha aktarılmış oluyor. Bu büyük odadan dışarı çıktığınızda yaşayan tarihin devamı olan okçulara rast geleceksiniz. Burada, ok atmayı bilmeyenlere ya da acemisi olanlara, uzun Avrupa yaylarıyla İngiliz tarzı ok atımı gösteriliyor. Türk stili ok atmayı bilenler, burada bulunan kısa Macar yaylarını test edebilirler.

Vianden Şatosu’nda beni en çok etkileyen, ziyaretçilere tarihin gösterildiği ve yaşatıldığı o anlar oldu. Kendi kendime hayıflandım o gün ve harika bir tarihimiz var ama onu bırakın yaşatmayı hatırlamakta bile zorlanıyoruz diye uzun uzun düşündüm. Türkiye’ye döndüğümde İstanbul Harbiye’deki Genelkurmay Askeri Müzesi hakkında bilgi sahibi oldum. 1453’te Haliç’e gerilen yaydan 16. yüzyıl tüfeklerine kadar harika bir sergiye ev sahipliği yapmasının yanında tarihi yaşatması da beni çok sevindirdi. Haftada iki gün geleneksel Türk okçuluğunun yapıldığı ve 1914 yılında kurulan Genelkurmay Mehteran Birliği’nin çaldığı bu müze, o günkü hayıflanmama bir cevap gibi oldu.

Vianden, küçük ve tatlı bir şehir. Şehir ortadan ikiye bir nehirle ayrılmış. Nehir kenarındaki kafeler ve restoranlar açlığınıza ve sususluğunuza çare olabilir. Ayrıca, kaleye çıkan yolda daha düşük bütçeler için uygun Portekiz restoranıyla bir de kebapçı mevcut.

Vianden şatosu ve şehri ortalama 2 buçuk saatlik bir gezinti için ideal.

Vianden’e, Ettelbrück üzerinden otobüs ya da trenle ulaşabilirsiniz.
Lüksemburg’un feodal geçmişi ve kırsalıyla ilgili bu yazı ilgilinizi çektiyse serinin devamı için Beafort‘a doğru bir yolculuğa hazır mısınız?
yazargezer

Recent Posts

Meksiko’yu 10 Mekanla Tanımak

Meksika'nın başkenti Meksiko dünyanın en büyük metropollerinden biri olmanın yanında Azteklerden İspanyol Krallığı'na farklı medeniyetlere…

2 sene ago

Lüksemburg Kısa Kısa Stajyer ve Beyaz Yakalılara

Avrupa Yatırım Bankası'ndaki stajıma başlamadan önce çok duyduğum ama detaylı incelemediğim bir ülke olan Lüksemburg…

2 sene ago

Beaufort : Lüksemburg’un Feodal Geçmişine Yolculuk 2

Lüksemburg'un Feodal Geçmişine Yolculuk yazımın ikinci ve son parçasında sevimli bir şatoyu bünyesinde barındıran Beaufort…

2 sene ago

Miami’ye Ruh Veren 3 Mahalle

Miami Beach'in Miami'ye köprülerle bağlanan farklı bir ada-şehir olduğunu bir önceki yazımda belirttiğim ve Miami Beach'in…

2 sene ago

Miami Beach ve Hayatın Tadına Varmanın 7 Farklı Yolu

Miami Beach’in düşünülenin aksine bir plaj değil de Miami şehrine köprülerle bağlanan farklı bir ada-şehir…

4 sene ago

Agra Bir Masal Anlat Bana

Hayal edilen şehirler vardır. Bir gün mutlaka gitmeliyim denilip önce düşlerde, sonra defterlerde, sonra planlarda…

6 sene ago

This website uses cookies.